2- TRAFİK ADABI BİLGİSİ

yaglideresurucukursu.com Yağlıdere Sürücü Kursu İnternet Sitesi
TRAFİK ADABI BİLGİSİ

 1-ADAP VE TRAFİK

 ADAP: Yol, yordam anlamına gelmektedir.

 TRAFİK ADABI: Topluluktaki ya da ülkedeki insanların trafik içinde bireysel ve birbirlerine karşı davranış şekilleridir.
 İnsan nasıl yaşarsa, öyle araç kullanır.
 Trafik adabı açısından değerlendirmek gerekirse, bir toplumdaki kişiler birbirlerine nasıl davranıyorlarsa, birlikte yaşama, yol yordamları ne ise trafik ortamında da aynı adap içinde davranırlar.

 Trafik Adabı iki bölümde incelenebilir;
 1- Yazılı Kurallara Uyma:
 Yazılı kurallara uymadığımız takdirde; para cezası, puan cezası, ehliyetimizin geri alınması ve mahkemeye sevk edilme gibi durumlarla karşılaşabiliriz, ancak denetim ve ceza korkusu olmadan kurallara uymalıyız.

 2- Yazılı Olmayan Kurallara Uyma:
 Trafik içerisinde karşılıklı anlayış ve empati gerektiren davranışları oluşturma ve bu davranışları alışkanlık haline getirme trafik adabı açısından çok önemlidir.
 Sürücü, araç kullanırken yapacağı bir kural ihlalinin sonucunun sadece maddi cezası olduğunu düşünmemelidir. Trafik içinde yapacağı bir kural ihlalinde, kendi canını ya da sevdiklerinin canını tehlikeye attığının da farkında olmalıdır.
 Bu farkındalığı kazanmak için yapılması gereken ise trafikteki bütün kuralların nedenini öğrenmektir. Bilgi olmadan farkındalık oluşmaz.

 Bu nedenle de bir sürücü adayı her bilgiyi özümsemeli, her kuralın altında yatan güvenlik gerekçelerini sorgulamalı, öğrenmelidir.

 TRAFİK ADABI; Trafik içinde sorumluluk, yardımlaşma, tahammül, saygı, fedakârlık, sabır vb. değerlere sahip olabilme yetisidir.
 Lütfen unutmayınız! Trafikte hiçbir zaman tek başınıza değilsiniz. Trafik ortamını her zaman diğer yol kullanıcıları ile paylaşmak durumundasınız. Bu ortamda olumlu bir trafik adabı oluşturulmamışsa trafik güvenliğinin sağlanması mümkün olmayacaktır. Trafik güvenliği açısından evrensel trafik kuralları kadar olumlu trafik adabının oluşturulması da çok önemlidir.

 2-TRAFİKTE TEMEL DEĞERLER

 A) SORUMLULUK

 Sorumluluk; kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi anlamına gelmektedir. Sürücü, trafik içindeki davranışlarının sorumluluğunu hem kendine hem de diğer yol kullanıcılarına karşı üstlenebilmelidir. Davranışlarının sonuçlarını düşünerek, hareket etmelidir.

 Çünkü sürücü belgesi sahibi olmak demek, topluma bir ‘söz’ vermek demektir.
 Sürücü, bu belge ile;
 “ben bir canlıyı öldürme ve çevreye zarar verme potansiyeli olan ‘aracı’, güvenli bir şekilde ve kimseye ve hiçbir şeye zarar vermeden kullanmak için, gerekli bilgileri öğrendim ve bu bilgileri uygulamak için gerekli olan kişilik özelliklerine, yetişkinliğe ve sorumluluk duygusuna, psikolojik ve fiziksel uygunluklara sahibim” demektedir. Sürücü araç kullandığı sürece topluma verdiği bu sözü tutmakla yükümlüdür. Sürücülükle ilgili sınavları geçmesi ve belgeye hak kazanması, resmi olarak bu yükümlülüğü üstlendiği anlamına gelmektedir.

 Örnek: Bir sürücü, sürekli şerit değiştirerek (slalom yaparak) araç kullanırsa, çevresindeki sürücülerin dikkatinin dağılmasına ya da panik yapmalarına sebep olabilir. Bunun sonucunda sürücünün kendi hatalı davranışı yüzünden başka sürücülerin kaza yapma riski artacaktır. Bu sürücü başkalarının canına ya da malına zarar verme sorumluluğunu üstlenebilecek midir?
 Örnek: Ailesi ile birlikte yolculuk yapan bir sürücü aracını hız limitlerini aşarak sürdüğünde, ailesinin hayatını da tehlikeye atmış olacaktır. Bu sürücü, hız ihlalinden kaynaklanan olası bir kazada sevdiklerinin canını riske atma sorumluluğunu üstlenebilecek midir?

 B) YARDIMLAŞMA
 Yardımlaşma, karşılıklı yardımda bulunma anlamına gelmektedir. Yardımlaşmanın olduğu ortamlar, stresten uzak, insanların daha sakin ve huzurlu olduğu ortamlardır. Yardımlaşma ile sorunlar kısa sürede ve yapıcı bir biçimde çözülür.

 Trafikte Yardımlaşma Neden Önemlidir?
 Birlikte yaşam, yardımlaşma olmadan sürdürülmesi zor bir hale gelmektedir. Trafik ortamı, tüm yol kullanıcılarının birlikte hareket ettiği, birbirinin olumlu ya da olumsuz davranışlarından etkilendiği bir ortamdır. Bir kişinin olumlu ya da olumsuz bir davranışının, tüm yol kullanıcılarını aynı şekilde etkilediği bu ortamda, yardımlaşmanın önemi oldukça öne çıkmaktadır. Özellikle trafikte dezavantajlı gruplar olan çocukların, yaşlıların ve engellilerin yardıma daha fazla ihtiyacı olabilir.

 Örnek: Araç kullanırken yolda olan bisikletli çocukları fark ettiniz. Daha yavaş ve dikkatli araç kullanmak suretiyle, onlara bir tehlike yaratmamaya özen göstererek, onların güvenle yanınızdan geçmesine yardım etmek, trafik adabı açısından istenilen bir durumdur.
 Örnek: Aracı arıza yaptığı için yolda kalmış ve yardım talebinde bulunan bir sürücüye, yoldan geçen bir sürücünün durup yardım etmesi hem yardım talep eden sürücüyü bir sorundan kurtaracak hem de aracın bir an önce durduğu yerden trafiğe katılmasını sağlayarak, trafiğin aksamasını önleyecektir.
 Örnek: Karlı havada zincir takmaya çalışan bir sürücü, sorun yaşıyor ve yardım talep ediyorsa, bu konuda deneyimli, daha becerikli bir sürücünün o kişiye yardım etmesi, daha sonra olabilecek araç kaymalarını ve trafik kazalarını önlemiş olacaktır.

 C) DİĞERGAMLIK
 Diğergamlık, kendinden çok başkalarını düşünen, başkalarının iyiliği için fedakârlık yapan, özgeci şeklinde tanımlanır. Kişinin kendisinden çok bir başkasına yarar sağlama isteğiyle yapılan davranışı ifade eder.
 Örnek: Sol tarafınızda seyretmekte olan araç, önünüze geçmek amacıyla sinyal veriyor. Hızınızı sabit tutup ya da uygun şekilde yavaşlayıp, onun önünüze geçmesine izin vermek diğergamlıktır.

  D) HOŞGÖRÜ
 Hoşgörü, kişinin kendisininkinden farklı ahlaki, dini değerlere, dünya görüşlerine, düşüncelerine, yaşam tarzlarına, davranışlara vb. farklıklara sahip olan başka insanlara müdahale etmekten bilerek veya isteyerek, kaçınması eylemi olarak tanımlanmaktadır.

 Hoşgörü, kendi görüşünüze ve çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere, sabırla ve taraf tutmadan katlanma demektir. Hoşgörü, trafik içinde sürücülerin en fazla ihtiyaç duyacakları değerlerden biridir.
 Hoşgörülü olma özelliği yoksa sürücü, sabırsız, öfkeli, yorgun, stresli, başarılı iletişim kuramayan, kural ihlali yapan bir kişi olacaktır.
 Örnek: Park etme konusunda acemi olan bir yeni sürücü, yolda iki aracın arasına park etmeye çalışırken, arkasındaki araç sürücüsü bu duruma hoşgörü göstermeyip, sürekli kornaya basarsa, park etmeye çalışan sürücü panik olacak ve park etme süresi artacaktır.Oysa fazladan gösterilecek 30 saniyelik bir hoşgörü, daha huzurlu bir trafik ortamı oluşturacak ve acemi sürücünün de daha kısa sürede manevrasını tamamlamasını sağlayacaktır.
 Örnek: Bir sürücünün önünde duran bir araçtan yaşlı bir yolcunun indiğini düşünelim. Yaşından dolayı bu yolcunun araçtan inme zamanı normalden biraz daha uzun olabilir. Arkadaki sürücünün bu duruma hoşgörü göstermeyip, kornaya basması yolcunun araçtan daha hızlı inebilmesini sağlamayacağı gibi trafik ortamında da huzursuz, stresli bir durum oluşmasına sebep olacaktır.

 E) NEZAKET VE SAYGI
 Nezaket; başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma anlamına gelir.

 Saygı ise değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu anlamına gelmektedir.
 Başarılı iletişimin en önemli kuralı karşınızdaki kişinin varlığına saygı göstermektir. Yani saygı göstermek demek “seni görüyorum, duyuyorum, varlığını kabul ediyorum” anlamına gelmektedir. Saygı görmek istiyorsak bizde saygılı davranmak zorundayız.
 Örneğin, bir kapıda karşılaşan iki kişi kapıdan geçmek için birbirlerine yol verirler. Bu değeri trafik ortamında yansıtabilmek çok önemlidir.
 Başka bir deyişle, diğer yol kullanıcılarına saygı göstermek önemlidir. Çünkü trafikte davranışlarınızı saygı ile sergilediğiniz her durumda, daha huzurlu, sakin, stresten uzak bir ortamın hem kendiniz hem de diğerleri için oluşmasına neden olursunuz.Trafik güvenliğinde sürekliliği sağlayan en önemli faktörlerin başında “saygı” gelmektedir.
 Örnek: Trafik kazası sadece maddi hasarlı bile olsa, yaşanması hiç istenmeyen ve kazaya karışan sürücüleri psikolojik olarak olumsuz etkileyen bir durumdur. Kaza sonrası tarafların birbirine saygısız ve nezaketsiz bir şekilde davranması, kazayı ortadan kaldıramayacağı gibi, olayın yasal gidişatını da uzatacağından çözümü geciktirecektir.
 Bu sebeple kaza sonrası sürücünün soğukkanlılığını kaybetmemesi, diğer sürücüye saygısız ve nezaketsiz söylem ve hareketlerde bulunmaması çok önemlidir. Nezaket ve saygı, huzurlu ve daha az stresli bir ortamın oluşmasını sağlayacağı için meydana gelen kaza ile ilgili sorunlar daha kısa bir sürede çözülecek, kişilerin psikolojik olarak yaşadıkları olumsuz duygular ise en azından yaşanan kaza ile sınırlı kalacaktır.
 Örnek: Yağmurlu bir günde araç sürerken kaldırımdaki yayalara su sıçratmamaya özen gösterilmelidir. Bir yaya için bu durum çok olumsuzdur. Her sürücünün aynı zamanda bir yaya olduğu unutulmamalıdır.Yağmurlu ve karlı havalarda araç kullanırken bir yaya görüldüğünde, hız daha fazla azaltılmalıdır.

 F) FERAGAT VE FEDAKÂRLIK
 Feragat ve fedakârlık, bir amaç uğruna ya da gerçekleştirilmesi istenen herhangi bir şey için kendi yararlarından vazgeçme, hakkından kendi isteğiyle vazgeçme, özveri anlamına gelmektedir.

   Bazı durumlarda, trafik ortamında hak kendinizden yana iken bile bu hakkınızı diğer sürücüye vermek size bir şey kaybettirmeyeceği gibi daha huzurlu bir trafik ortamı sağlamaya katkıda bulunacaktır.
 Örnek: Tali yol-anayol kesişmesinde geçiş hakkı anayolda seyreden sürücüye aittir. Anayolda, kalabalık bir trafik içinde ilerleyen sürücü, tali yoldan gelmekte olan sürücüye kendi geçiş hakkını verdiğinde sadece birkaç saniye zaman kaybedecek, karşılığında ise tali yolda araçların birikmesini önlemiş olacaktır. Böyle bir durumda, anayoldaki sürücülerin tali yoldan gelenlere hiçbir şekilde yol vermediğini düşünelim; bir süre sonra tali yoldaki araç trafiği çok fazla artacak, o yoldaki trafik duracak, sürücülerde öfke, kızgınlık ve sabırsızlık başlayacaktır. Dolayısıyla bu ortamda kaza olasılığı artacaktır. Sonuçta hem ana yolda hem de tali yolda trafik tıkanacaktır. Bu sonuçtan herkes zarar görecektir.

 G-SABIR
 Sabır, en kısa tanımıyla, zorluğa karşı göğüs germek anlamına gelmektedir. Diğer bir deyişle, yaşanan olumsuz durumu kabullenmek, çözümü yönünde çaba sarf etmek ve uygulanan çözüm faaliyetlerinin sonucunu beklemektir. Hayatın her alanında ihtiyaç duyulan sabır değeri, trafik içinde çok daha büyük önem taşımaktadır. Trafikte, kırmızı ışıkta beklemek, sabır gerektiren bir davranıştır. Ancak, burada gösterilen sabır, kırmızı ışıkta geçmenin bir trafik kural ihlali olması ve bu ihlalin bir cezası olması nedenleri ile sürücüler için bir zorunluluk haline gelmiştir. Önemli olan trafik içinde cezası olmayan durumlarda da sabır gösterebilmektir.

 Örnek: Trafikte kırmızı ışıkta beklerken, ışık sarıya döner dönmez önündeki araca korna çalan sürücünün, ışığın yeşile dönmesi için beklemeye 1 saniye sabrı olmadığını gösterir. Çalınan bu korna, öndeki sürücünün paniklemesine ve yola kontrolsüz çıkmasına sebep olabilir.
 Örnek: Öndeki araç yolcu indirirken ya da yol kenarına park etmeye çalışırken, sabırla beklemek gereklidir. Bugün önünüzdeki araca sizin göstereceğiniz sabır, yarın siz aynı durumdayken size gösterilecektir.
 Örnek: Trafik sıkışıklığı, kentlerimizin en büyük sorunlarından biridir. Böyle bir durumda sabırsız davranıp, sürekli korna çalmak, trafiği açamayacağı gibi, hem kendinizi hem de öndeki sürücüleri gürültü kirliliğine maruz bırakmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
 Örnek: Bir sürücü olarak, yayalara, özellikle de yaşlı, çocuk, engelli yayalara sabır göstermek çok önemlidir. Bir yaya, yeşil ışık süresinde geçişini tamamlayamamış olabilir. Bu durumda korna çalarak, ya da el kol hareketleri ile yayayı çabuk geçmeye zorlamak yerine, sürücünün sabretmesi gerekir.
 Unutmamamız gerekir ki; ‘En hayırlı vasıta sabırdır.’

 H) TRAFİK KÜLTÜRÜNDE BİRBİRİNİ UYARMA
 Birlikte yaşadığımız trafik ortamında, bir kişinin yaptığı olumlu ya da olumsuz bir davranış hepimizi etkiler. O kişinin belki de farkında bile olmadan yaptığı o davranış hiçbir suçu olmayan bir başka kişinin ölümüne, yaralanmasına ya da ömür boyu sakat kalmasına neden olabilir. Dolayısıyla, trafik içinde hatalı davranış sergileyen bir sürücüyü uyarmak hem o sürücünün hem de trafikteki diğer sürücülerin kaza yapma ya da olumsuz bir durum oluşturma riskini azaltacaktır. Ancak bu uyarı, nezaket ve saygı çerçevesinde yapılmalıdır.

 Örnek: Ters yönden gelen bir sürücüyü “Bu sokak tek yönlü, herhalde siz tek yön levhasını görmediniz, lütfen daha dikkatli olun” diyerek uyarmak, trafik içindeki vatandaşlık görevimizdir.

 3-TRAFİKTE EMPATİ VE İLETİŞİM

 EMPATİ
 Empati (duygudaşlık), bir olay ya da bir durumda karşımızdaki kişi hakkında herhangi bir yargıda bulunmadan önce kendimizi onun yerine koyarak, olayı/durumu onun gibi yaşamamıza denir. -“ben onun yerinde olsaydım nasıl hissederdim/ düşünürdüm/davranırdım” gibi. Trafik adabı açısından da empati çok ciddi bir öneme sahiptir. Sürücü trafikte diğer yol kullanıcıları ile sürekli iletişim içindedir. Aracını hareket ettirmesiyle birlikte iletişim başlar ve aracını park edinceye kadar da bu iletişim sürer.

 Örneğin, sola ya da sağa dönüş yapmadan önce sinyal vermek bir iletişimdir.
 Trafik kuralları bu iletişimi sağlıklı, güvenli ve herkes için standart kılabilmek için vardır. Trafik adabı bu kuralların o toplumda ne şekilde ve ne standartta uygulandığını belirlediği için ayrı bir yere sahiptir.
 Hiçbir toplum 24 saat trafik zabıtası tarafından denetlenemez. Toplum yararına, kesintisiz denetim, trafik adabı ile mümkündür. Yüksek empati kurabilen bir toplumda da trafik adabı diğerinin hakkını dikkate alan görgü kuralları üzerine kurulmaktadır.
 Lütfen unutmayın! Trafikte yalnız değilsiniz. Güvenli sürücü olmak için her zaman empati düzeyi yüksek bir kişi olunuz.
 Örnek: Aracını kaldırıma park etmiş bir sürücü, diğer yol kullanıcıların kaldırımı kullanmasına engel olduğu gibi kaldırımı kullanamayan yayaların araç yoluna çıkmalarına neden olmaktadır. Ayrıca kaldırım taşlarına da zarar vermektedir. Empati düzeyi yüksek bir sürücü, kendini yaya olan yol kullanıcısının yerine koyar ve aracını kaldırıma park etmez.
 Örnek: Aracınızı park ettikten sonra hemen aracınızın başından ayrılmayın. Aracınızın durduğu yerin, diğer yol kullanıcıları açısından bir şekilde görme ve görülme ya da manevra engeli oluşturup oluşturmadığını kontrol edin.
 Trafikte yalnız değilsiniz. Çözümün parçası değilseniz, sorunun parçasısınızdır. Güvenli sürücü olmak için her zaman empati düzeyi yüksek bir kişi olunuz.
 Kendinize ve yaptığınız işe değer verin, iletişim içinde olduğunuz kişilere değer verin, alıngan olmayın, kimseyi küçümsemeyin, affedici olun, anlayışlı olun, herkesin olaylara farklı bakabileceğini yani ‘aynı resme farklı gözlerle baktığını’ unutmayın.

 ÖFKE YÖNETİMİ
 Öfke, ‘güçlü bir husumet duygusu’ şeklinde tanımlanmaktadır. Hoşnutsuzluğun doğurduğu yoğun bir duygusal durum anlamına gelir.
 Öfke yerine kızgınlık, hiddet, gazap sözcükleri de kullanılmaktadır.
 Öfke, günlük hayatımızda önemli yere sahip duygularımızdan biridir. Öfke duygusu evrenseldir. Her kültürde çeşitli şekillerde yaşanan bir duygudur.
 Öfkenin engellenme, benlik saygısının zedelenmesi, gururun kırılması gibi nedenlerle ortaya çıktığı bilinmektedir. Haksızlığa neden olan kışkırtıcı davranışlar da öfkenin en önemli nedenlerindendir.
 Öfke, planlanabilen bir duygu değildir. Saldırı, engellenme, haksızlığa uğrama, eleştirilme, küçümsenme gibi durumlarda kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

 Öfkenin fiziksel hastalıklarla ilişkisi: (Öfke hastalıklarımızı tetikler.)
 Öfkenin kalp hastalıkları gibi pek çok fiziksel hastalığın ilerlemesinde çok önemli etkilere sahip olduğu bilinmektedir.

 Hem bastırılan hem de ifade edilen öfkenin, yüksek kan basıncı, kalp problemleri, ülser gibi psikosomatik sonuçları olacağını vurgulamaktadırlar.
 Öfkenin bastırılması, yüksek tansiyonu geliştiren bir faktörken, öfkenin bağırarak, müdahale ederek veya hızlı konuşma şeklindeki ifadeleri de kalp ritminde bozulmalara neden olmaktadır.

 Öfke Kontrolü:
 Günümüzde psikologlar, öfkeyi bastırmak ya da yok etmek yerine ‘kızgınlık ve öfkenin yönetimi’ni önermektedirler.

 Amaç; kızgınlığın ve öfkenin yol açtığı duygusal ve fizyolojik tepkileri azaltabilmektir. Çünkü bizde kızgınlığa yol açan insanları, olayları yok edemeyiz, onlardan kaçınamayız, onları değiştiremeyiz. Ama insanlar ya da olaylar karşısında gösterdiğimiz içsel ve dışsal tepkilerimizi kontrol edebiliriz, onları yapıcı bir şekilde yönetebiliriz. Trafikte yaşanan öfke duygusu, güvenli sürücülük yeteneklerini olumsuz yönde etkilemekte, tehlikeli davranışlara ve kural ihlallerine yol açabilmektedir. Diğerlerine göre daha çabuk ve daha fazla öfkelenen sürücülerin direksiyon hâkimiyeti bozulur, dikkat dağılır, kural ihlalleri artar, sabırsızlık ve tahammülsüzlük artar ve sonuç olarak kazaya karışma olasılığı artar.
 Güvenli sürücülük için altın kural sakin olmak ve sakin kalmaktır. Araç kullanırken kendinizi öfkeli hissederseniz uyum sağlayıcı/yapıcı öfke ifadesi yöntemini kullanın.
 Örneğin, önünüzde yavaşlamanıza neden olan ya da aracını aniden önünüze kıran bir sürücü ya da bir durum oluştu.
 Engellendiğiniz ya da haksızlığa uğradığınızı düşündüğünüz için ister istemez kendinizi öfkeli hissetmeye başlayabilirsiniz.

 Trafikte öfkelendiğinizde, kendinizi sakinleştirmek için:
 -Güvenli bir sürücü olmak için daha dikkatli davranırım.

 -Diğer sürücüyü düşünmemi engellemek için başka şeyler düşünürüm.
 -Karşılık vermeden önce sonuçlarını düşünürüm.
 -Durumla ilgili pozitif çözümler düşünmeye çalışırım.
 -Kendime, bunun sinirlenmeye değmeyeceğini söylerim.
 -Onların seviyesine inmemeyi tercih ederim.
 -Sakinleşmek için radyo veya müzik açarım.
 -Yapılabilecek olumlu şeyleri düşünmeyi denerim.
 -Kendime, bulaşmaya değmeyeceğini söylerim.
 -Yolda kötü sürücülerin de bulunabileceğini kabul etmeye çalışırım.
 -Sakinleşmek için derin nefes almak gibi şeyler yaparım.
 -Araç kullanırken gerilimli durumlar olabileceğini kabul etmeye çalışırım.
 -Yoldaki gerilimi düşünmemi engellemek için başka şeyler düşünürüm.
 -Kendi kendime “boşver” derim.
 -Kazalardan sakınmak için diğer sürücülere daha çok dikkat ederim.
 -Yapılabilecek olumlu şeyleri düşünmeyi denerim.
 BEDEN DİLİ
 Sözsüz olarak iki şekilde iletişim kurarsınız;

 1-Beden hareketleriyle (yüz ifadeleri, el-kol hareketleri ve duruş),
 2-Kişilerarası mesafe ile (diğer kişiyle aranıza koyduğunuz uzaklık).
 Beden dili, sözlü iletişimden daha inandırıcıdır. Ayrıca beden dili önemlidir.
 Çünkü bir iletinin;
 %7’si sözel iletişim (sözcükler),
 %38’si ses (yükseklik, ton, ritim vb.),
 %55’i beden hareketlerinden (çoğunlukla yüz ifadeleri) oluşmaktadır.
 Trafik ortamında diğer yol kullanıcıları ile iletişim sırasında sürücü, hem aracını hemde beden dilini kullanır. Korna çalmak, yakın takip araç kullanmak, aracını kullanarak yapılan iletişim biçimlerine verilebilecek örnekler iken, diğer sürücü ya da yayaya, el-kol işaretleri ile çabuk geçmesini ifade etmek de beden dilini kullanmaya örnek olarak verilebilir. Trafik kazasında, diğer tarafla iletişim halindeyken kişinin beden diline dikkat etmesi önemlidir.
 Sözler olumlu olabilir, ancak kişinin kullandığı beden dili kavgaya davet çıkarmamalı, sakinleştirici olmalıdır. Haklı ya da haksız olma, trafik zabıtasının karar vereceği bir durumdur. Ancak bir kaza durumunda taraflar, psikolojik olarak, savunma durumuna geçme ve diğerini suçlama eğilimi içindedirler. Bu ruh hali, beden diline yansır ve diğer taraf da aynı durumda olacağı için olumsuz olayların, kavgaların meydana gelmesi kaçınılmaz bir hal alabilir.

 Olayları daha da zor bir hale getirmemek için ve trafik güvenliğini gözetmek açısından kişinin diğer tarafa haklı ya da haksız olmasından bağımsız olarak saygı duyduğunu, varlığını gördüğünü ve kabul ettiğini ifade eden beden dili ile yaklaşması trafik adabı açısından istenilen durumdur.

 KONUŞMA ÜSLUBU
 Kişinin konuşma üslubu bazen sözlerinden daha çok önem taşır. İletişim sırasında mesajın ne olduğu kadar nasıl söylendiği de önemlidir. Başka bir deyişle, sözler olumlu olabilir ama söyleme tarzı olumsuz ise kişinin aklında sözler değil söyleyiş biçimi kalır ve ona göre karşılık verir. Konuşurken kişilerin yüzüne bakarak tebessüm etmek karşımızdakinin sert duruşunu yumuşatacaktır.

 Sonuç olarak, beden dili ve konuşma üslubu kuralları açısından olumlu bir trafik adabı sahibi olmak güvenli sürücülük açısından önem taşımaktadır. Beden dili ve konuşma üslubu da dikkate alınarak, trafik adabı açısından başarılı iletişim kurma becerilerinizi geliştiriniz.

 TRAFİK DENETİM GÖREVLİLERİ İLE İLETİŞİM
 Bir sürücü, trafikte çeşitli nedenlerle trafik zabıtası ile iletişim kurmak durumundadır. Trafik denetim görevlileri, ilgili yasal düzenlemeler kapsamında görevlerini yapmaktadırlar. Dolayısıyla bir sürücü herhangi bir durumda trafik zabıtası ile iletişim kurarken, bunu aklından çıkarmamalı ve trafik adabı açısından iletişim kurallarına özen göstermelidir. İletişim, mesaj alışverişi, bilgi aktarımıdır. Etkili, başarılı iletişim demek başkalarını suçlamak yerine hakça savaşım vermektir. Etkili iletişim becerileri gelişmiş olan kişi etkin şekilde dinlemeyi bilir, akıl okumak yerine karşısındaki kişinin ne demek istediğini gözden geçirir. Karşısındaki kişiye saygı duyar. Saygı duymak o kişinin varlığını kabul etmek anlamına geldiği için iletişimi başarılı hale getirir. Empati düzeyinin yüksek olması da başarılı iletişim için en önemli koşulların başında gelmektedir. Bir sürücü, trafik denetim görevlileri ile başarılı bir iletişim kurabilmek, kendini ifade edebilmek için etkili iletişim becerileri konusunda bilgi sahibi olmalıdır.

 4-TRAFİKTE HAK İHLALLERİ

 A) BİREY HAKKI (Diğer Bireylere Verilen Zarar)

 Sosyal hayatımızda kimseye zarar vermemeye ve kimsenin hakkını yememeye özen gösteririz. Trafik hayatımızın bir parçası olduğuna göre aynı hassasiyeti trafik içinde de göstermemiz gereklidir. Trafik kurallarının konulmasının başlıca sebeplerinden biri de kişilerin trafikteki haklarının belirlenmesidir. Hem trafik düzeninin bozulmaması için hem de trafikte başkalarının hakkını çiğnememek için trafik kurallarına muhakkak riayet edilmelidir. Trafik kurallarına uyulmadığı takdirde bir başkasının canına ya da malına zarar verebiliriz. Bu kurallara uymamak kişi haklarını ihlal ettiği gibi hayatlarına da kastedebilir.

 Örnek: Birçok sürücü, hızlı araç kullandıklarında da araçlarını kontrol edebildiklerini düşünmektedir. Aynı zamanda kazaya sebebiyet vermeyecek kadar kendilerini usta şoför olarak görmektedirler. Ancak bu sürücüler trafikte tek başlarına olmadıklarını göz ardı etmektedir. Yaptıkları aşırı hız, diğer sürücülerin dikkatlerini dağıtıp, kaza yapmalarına sebep olabilir. Yine aşırı hız yapan sürücülerin, yola çıkan bir yayaya çarpma ve aşırı hızlı oldukları için o yayayı öldürme riskleri artar.
 Örnek: Arkasından siren çalarak gelen bir ambulansa yol vermeyen sürücü, o ambulansın içindeki kişinin hayatını kaybetmesine sebep olabilir.
 Örnek: Engelli kişiler için ayrılmış park yerlerine, engeli olmadığı halde park eden bir sürücü, oraya park etmek isteyen engelli bir sürücünün hakkını gasp ederek, o sürücünün trafik içinde zor durumda kalmasına sebep olur.
 Örnek: Herhangi bir araç arızası olmadığı halde, örneğin marketten bir şey almak için aracının dörtlülerini yakıp sağ şeritte bırakan sürücü yolun bir şeridini diğer araçlara kapatmış olur. Kimsenin kişisel çıkarları için yolun bir şeridini diğer sürücülere kapatmaya hakkı bulunmamaktadır.

 B) TOPLUM HAKKI (Topluma Verilen Zarar)
 Trafikte hatalı ve yanlış davranışlar, kaza ile sonuçlanabilmektedir. Trafik kazası kişisel olarak can ve mal kaybına sebep olduğu gibi toplumsal zararları da çok büyüktür.

 Bir kaza bir veya birçok kimsenin ölümüne neden olabilir. Bu ölümler ailelerin yıkımına, kaybolmasına sebep olabilir. Ailelerin yok olması ve dağılması sağlıklı bir toplumun bozulması demektir. Sağlıksız bir toplum, sağlıksız bir millet’ sağlıksız bir devlet demektir. Trafik kazası geçiren kişiler, canlarına bir zarar gelmese bile psikolojik olarak zarar görürler. Kişilerin bu bozuk psikolojileri ailelerine ve topluma olumsuz yansır. Psikolojik etkilerin verdiği güvensizlikler, bilhassa gençlerde sigaraya eğilim alkol ve uyuşturucu gibi aileyi sosyoekonomik açıdan sıkıntılara sürükleyecek olayları tetiklemektedir.
 Yine psikolojik etkiler, bireyin yaşam kalitesini düşürmekte, içine kapanık bir benlik ortaya çıkararak çevresiyle ilişkilerini azaltmaktadır.
 Ekonomik olarak dezavantajlı konumda olan dar gelirli aileler hem tıbbi gereksinimlerin maliyetleri hem de bu yaralanma veya ölüm neticesinde düşen gelirleri nedeniyle en büyük mağduriyeti yaşamaktadırlar.
 Ölüm halinde ise kişinin bakmakla yükümlü olduğu bireylerin geçim sıkıntısı baş gösterebilmekte ve bu durum da bir ailenin dağılmasına veya kaybolmasına dahi gidebilmektedir.

 C) KAMU HAKKI (Devlete verilen Zarar)
 2014 yılında trafik kazalarındaki ekonomik kayıp 24 milyar TL. olup, bu miktar yatırıma ayrılan payın yüzde ellisine yakındır. Bir yılda yatırıma ayrılan pay yaklaşık 50 milyar TL. olduğu düşünülürse trafik kazalarında kaybedilen ekonomik kayıpla neler yapılabilir?

 Trafik kazası sonucu meydana gelen maddi hasarlar, yetişmiş insan gücü kaybı ve yaralananlara yapılan sosyal güvenlik harcamaları ülke ekonomisine büyük zarar vermektedir.
 Trafik kazasının topluma verdiği zararlar bununla da bitmemektedir. Karayollarının zamanından önce yıpranması, açılan çok sayıda dava ile yargı sisteminin iş yükünün artması, engelli nüfusunun artması, üretim ve refah kayıpları, uzun vadede kalkınmaya olumsuz etki, ülke imajının zedelenmesi, topluma verdiği zararların başlıcaları olarak sayılabilir.

 Ç)YAŞAM HAKKI (Bireyin Kendine Verdiği Zarar)
 Yaşama hakkı; önce insanın fiziksel-biyolojik varlığını arızasız olarak sürdürebilmesi için gerekli olan bir sağlık ve bütünlük içinde doğması, sonra insanın varlığını moral-kültürel gelişim olanaklarına sahip olarak sürdürülebilmesidir.

 Sürücülerin, başkalarının yaşama haklarını tehlikeye atacak davranışlardan uzak durmaları gerektiği gibi kendi yaşama hakkını da tehlikeye atacak davranış içinde bulunmaması gerekir.
 "Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız.” ölçüsü akıldan çıkarılmaması gereken bir düsturdur.
 Yaşama hakkı, en temel haktır. Diğer tüm hakların kullanımı ve varlığı bu hakka bağlıdır. Bu yönüyle yaşama hakkı mutlak bir haktır. Kişi maddi ve manevi olarak birçok zorluk ve fedakârlıklarla yetişkin hale gelmektedir. Kişinin yetişkin hale gelmesinde birçok kişinin emeği vardır.
 Bu sebeple sürücülerin trafik içinde yanlış ve tehlikeli hareketler yaparak kendilerine zarar verme riskini göze almaya hakları yoktur.

 D)ÇEVRE HAKKI (Çevre ve Doğaya Verilen Zarar)
 Günümüzde çevre sorunları son yıllarda giderek artış göstermektedir. Bu sorunların sonucunda, mevsimler değişmekte, buzullar erimekte, soluduğumuz hava zehirle yüklenmekte, kulaklarımız, gözlerimiz ve beynimiz; gürültü beton ve metal kirliliği ile dolmaktadır. Karayolu ulaşım sistemlerinin çevreye ve insana verdikleri zararlar farklı boyutlarda ve farklı özelliklerdedir. Çevreye en zararlı karayolu ulaşım sistemi ise özel araçtır. Enerji tüketimi, atık maddesi ve gürültü kirliliği en fazla, kapasitesi ise en düşük ulaşım sistemi özel araçtır.

 Bu nedenle özellikle kent içinde zorunlu olmadıkça özel araç yerine alternatif ulaşım türleri (toplutaşım, bisiklet, yaya) kullanılmalıdır. Karayolu trafik kazalarının kişiye, topluma ve kamuya verdiği zararların yanında çevreye de büyük zararları bulunmaktadır.
 Bu zararların başlıcaları; Orta refüjlere ve yol kenarlarına dikilen ağaçlar zarar görmektedir. Bilhassa yakıt, kimyasal madde, tıbbi atık vs. yüklü araçların yaptığı kazalar neticesinde çevre büyük ekolojik zarar görmektedir. Trafo, elektrik direğine çarpma gibi durumlarda kesintiler yaşanmaktadır. Köprü, tünel gibi noktalarda yaşanan kazalarda ulaşım aksamaktadır.

 5.TRAFİKTE DİĞERLERİNİN SÜRÜCÜ DAVRANIŞLARINA ETKİSİ
 İnsan toplum içinde yaşayan sosyal bir varlıktır. Kişinin günlük hayatında yapmış olduğu birçok rutin aktivitede de davranış şeklini sosyal çevresi şekillendirir. Sürücüler trafikte toplu olarak araç kullandıklarından toplumsal belleğinde etkisi altındadırlar. Ortamda, sizi izleyen kişinin varlığı ya da yokluğu farklı davranmanıza neden olur.

 Başkalarının etkisi ile davranışlarımız yalnız olduğumuzdan daha farklı olabilir. Yalnızken emniyet kemeri takan bir genç sürücü, yanında yaşıtı olduğunda onun olumsuz etkisiyle emniyet kemerini takmayabilir.
 Trafik içinde tüm kurallara uyarak araç süren bir sürücü bile, trafikteki diğer araçlara farkında olmayarak ya da farkında olmasına rağmen direnç gösteremeyerek, uyum sağlayıp kural ihlali yapabilir.
 “Lütfen dikkat! Başkalarının sizi olumsuz etkilemesine izin vermeyin.
 Her zaman güvenliği dikkate alarak, trafik kurallarına uyun.”
 Örnek: Akan bir trafik içindeki sürücü, önündeki ve arkasındaki araçlar yasal hız sınırının üstünde gidiyorsa, kendini o akışa kaptırıp, yasal hız sınırının üstüne çıkabilir. Bu çoğunlukla farkında olmadan yapılan bir kural ihlalidir.

 Bazı durumlarda ise sürücü, yasal hız sınırının üstünde seyir ettiğinin farkındadır. Ancak yavaşladığı takdirde arkasındaki araçların korna ve selektörlerle tepki vereceğini bildiğinden bu tepkiyi göze alamaz ve hızını düşüremez.
 Örnek: Normal hayatında emniyet kemerinin olası bir kazada hayat kurtardığını bilen ve bu bilinçle emniyet kemerini takan bir kişi, yanında yolculuk ettiği kişinin etkisi ile emniyet kemerini takmayabilir.
 Lütfen dikkat, trafikte diğer kişilerin sizi olumsuz etkilemesine izin vermeyin.

   Not: Sınavlarda Trafik Adabı Bilgisinden 6, Araç Tekniği Bilgisinden 9,  İlkayardım Bilgisinden 12 ve Trafik ve Çevre Bilgisinden de 23 olmak üzere toplam 50 soru sorulmaktadır. Başarılı sayılabilmeniz için en az 35 soruya doğru cevap verip 70 puan almanız gerekmektedir. Yağlıdere Sürücü Kursu 2024.

 

 

YAĞLIDERE SÜRÜCÜ KURSU
(0454) 671 25 25 - 0 532 639 61 28
Palaklı Mah.Turgut Özal Cad. No:1/A  Yağlıdere-GİRESUN

 

 

    Anasafaya Dön

 

Takvim
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.935533.0675
Euro35.748235.8914
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam11
Toplam Ziyaret14349